Çekmeceler
Daha öncesine gittiğinde; bir şeyler hatırlamıyor, daha da içinde kayboluyordu. Bir kuyudan atılmış, yere çarpıp bayılmış, kalktığında ise bir şeyler hatırlamıyor, rolüne bürünmüştü. Acaba hangi çekmeceye koymuştu. Mevcut durumları değerlendirmektense herhangi bir çekmeceyi açıp bakabilirdi. Buna rağmen eli gitmedi. Ne vardı ki hangi çekmeceye koyduğunu unutsun? Ağzına uzun zamandır alkol değmiyordu. Bu onu, daha çok telaşlandırıyor, panik sınırının mevzilerine sokuyordu. Bu kadar kendindeyken unutması, elbette sağlıklı düşünmesini engelliyordu. Seçenekleri önüne getirdi. Önce neden ilk çekmece, diye sordu kendine. Koyduğu şey değersiz ilkesini taşıyorsa, otomatik olarak ilk seçenek haline geliyordu. İlk çekmeceye hızlıca koyup, evden çıkmış olabilir. Eli ilk çekmeceye giderken, (ya önemli bir şey ise) durdu, elini geri çekti. İlk çekmeceye yaptığı tartışmanın, ikinci kısmını, sondaki çekmece için de yaptı. Önem arz edilen bir şey her zaman en zor kısma, ulaşılması daha gayret isteyen bölüme koyulurdu. Bu kadar kafamın içinde yaşadığına göre, bıraktığı şeyin önemli olduğunu düşündü. Eli en alttaki çekmeceye doğru gitti. Tam açacakken, ortancı çekmece dil salladı. İhtimaller arasına girmeyen çekmece, onu bu yoldan vazgeçirdi. Anlamsızca gülümsedi, neden koymuş olabilirdi ki ortancı çekmeceye? Acaba elindeki şeyi ilk defa koyduğunda, bu tartışmayı yaşamış mıydı? Eğer bu garip ve sonu gelmeyen tartışmaya girdi ise, ortanca çekmeceye koyma ihtimali, yüksek değil miydi? Cevabını veremediği sorularla, baş başaydı. Bir kavgayı ayırmak için devreye girse, iki taraftan da dayak yiyen kişi olurdu. Önce bir daha düşündü. Bir yere varamamıştı. Sonra masanın yanındaki yatağa uzandı. Bir süre ses alınamadı ondan. Galiba uyumuş, uyuşukluğa kapılmıştı. Önce bir dürttük. Sonra biraz kımıldadı, etrafına baktı. Kendisini dürtenin kim olduğunu anlayamayacaktı. Biraz küfür savurduktan sonra 'Vay mına koyum ben ne koymuştum bu çekmeceye', diyerek, damlata damlata işemeye gitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder