OĞLUNUZ MACİT
Dört katlı bir binanın dördüncü katında oturan Macit, sıradanlığı kendine meslek edinmiş bir ailenin tek ve ilk çocuğuydu. Hayatı gelişigüzel yaşardı. Gelecek planları arasında kendisi yoktu; tek suçu anı yaşamaktı. Ama onun da hakkını verdiği pek söylenemezdi. Bilgisayardan kalan boş vaktini tek çocuk şımarıktır klişesini yıkmak için ayırırdı. Farklı olmakla bir sıkıntısı yoktu Macit’in. Kendini anlatabildiği tek kelime sıradanlıktı. Babası ona hep ‘ Seni yaptıktan sonra bir daha çocuk yapmamaya karar verdik ‘ derdi. O da babasına ‘ Sen basiretsizsen benim suçum ne ? ‘’ diye cevap verirdi. Evet şımarık, piçin biriydi Macit. Kendisini klişenin kollarına bırakmıştı. Herhangi bir cumartesi günü evde yine yalnızdı. Çekyatta uzanmış uykunun ona ‘ kalk annem yatağına ‘ demesini bekliyordu. Ağa yakalanmış balık gibi çırpındı. Sahibinin sözünü dinlemeyen ayaklarıyla dışarı bakmak için pencereye doğru yürüdü. Hava bugün açık mı olsam kapalı mı olsam diye insanlarla taşak geçer gibi bir haldeydi. Camlar, rüzgarın kendisine yazdığı besteyi dinliyordu. Güneş, kendisine aşık olmuş bir bulutun esaretinden kurtulup kendini bir türlü gösteremiyordu. Susadığını hissetti Macit. Annesinin müzeden hala teklif beklediği masanın üzerindeki sürahiden, bir bardak su doldurdu ama ancak yarım bardak içebildi. Kalan yarısını kardeş payı diye annesinin ikinci oğlum dediği çiçeğe döktü. Odasına doğru gidip yorganı başına çekti. Yatmaya çalıştı. Uykunun daha acil işleri olabileceğini düşündü. Aniden yorganı, pedal çevirir gibi üzerinden atıp kalktı. Bugünü farklı geçirmek istiyordu. Hemen dışarı attı kendini. Yanına parayı almayı unuttuğunu anlayınca tekrar o sevimsiz dördüncü kata çıktı. Kapıyı vardığında anahtarı evde unuttuğunu anlayınca cümleye hangi küfürle başlayacağını unuttu ve tekrar aşağıya indi. Arka cebinde 5 lira buldu. Babasının ona laptop aldığı günkü gibi sevindi. İki sokak ötedeki sidiciye gitti. Bari günü bir filmle kurtarayım peşindeydi. Rafların hepsini karıştırıp sanki uzun zamandır aradığı filmi bulmuş gibi ‘Limitsiz’ denen filmi aldı. Eve doğru giderken gözü yol çalışması olduğunu belirten tabelaya takıldı. Tabelada ‘’ Verdiğimiz geçmeyen rahatsızlıktan dolayı özür dileriz ‘’ yazıyordu. Kendi kendine işte dürüst belediyecilik diye söylendi. Anne ve babasının eve geldiğini umarak dördüncü kata çıktı. Evde olduğunu anlayacağı işaret olan ayakkabıları görmeyince tekrar aşağıya indi. Dış kapıyı açınca anne ve babasını karşısında görünce etmediği küfre yandı Macit. Babasının bilgisayar oyunu aldığını duymasına rağmen yukarı çıkmadı. Arkadaşı Recep’i arayıp onun yanına doğru gitti. Filmi çöp attı. Eğer filmi izleseydi onun hayatını değiştirecek hapı aramaya koyulacaktı. Olmadı. Ne mi oldu Macit’e? Bir türlü bitiremediği bilgisayar aşkını bilgisayar mühendisi olarak taçlandırdı Macit. Annesinin torun isteme ısrarına dayanamayıp erken yaşta evlendi. Biri kız diğeri de kız olmak üzere 2 çocuğu oldu. Bugünlerde ise giriş katta tuttuğu eve taşınmaya hazırlanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder