3 Şubat 2014 Pazartesi

                                                      Deli Doğan
Delilik nedir? Delinin zoruna bak. Bazen bir kuyuya taş atar çıkar çıkarabiliyorsan. Her gün bayramdır onlara. Kime sorarsanız sorun herkesin delilik hakkında elbet söyleyeceği vardır. Çünkü herkes bir tutam delidir. Deliliğe varan o çizgiyi her insan isteyerek geçmiştir. Bu biraz ofsayt çizgisine benzer. Hayır, hayır, ofsaydı anlatmayacağım. Çizgiyi geçmeyin demiyorum size hobi olarak yine geçin. Diğer insanlarla aynı çizgide olduğunu gösterin ama belli etmeyin çizgiyi geçtiğinizi. Deliliğe övgüsü kendisine sığmamış bunu kitaba taşırmış olan Erasmus’u anmamak ve hak vermemek elde değil. Asıl meseleyi unuttuk. Deliliği kendine meslek edinmiş Doğanı. Doğan çakırkeyif adamdır. İçmeden durmaz. İçtiğinde efendileşen içmediğinde deliren adamdır. İçmediği zaman aralığı artınca o eski ayakkabısıyla yere var gücüyle vurur. Ettiği küfürde cabası. Hatta kaldırımları sağlamlaştırdı diye belediyenin teşekkür etmişliği bile vardır. Favori içkisi kırmızı tuborgdur. Hele ki kırmızı tuborg eline geçince yerinde durmaz, kocaya varan evde kalmış gelin gibi koşardı caddede. Doğanın hikâyesi diğer delilerden farklıdır. Elbette her delinin hikâyesi farklıdır. Zengin ve Almanya’da yaşayan Doğan bir gün polisin aramasına takılmış. Neyse polis Doğanı aramış. Sonra karısını aramaya kalkınca engellemiş. Bir bayan polisin aramasının daha makbul olacağını söylemiş. Ancak bu kadar kibar değil tabi. Sonra yanlış anlayan polis elindeki copu Doğanın kafasına indirmiş. O gün bugündür.  Doğan böyle. Son günlerde görünmez oldu Deli Doğan. Sordum soruşturdum. Doğan akıllanmış dediler. Sonra duraksadım böyle bir deliliği kendine yapmış olamaz diye düşündüm. Tekelden bir kırmızı tuborg aldıktan sonra evin yolunu tuttum.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder