Delilik nedir? Delinin zoruna bak. Bazen bir kuyuya taş atar
çıkar çıkarabiliyorsan. Her gün bayramdır onlara. Kime sorarsanız sorun
herkesin delilik hakkında elbet söyleyeceği vardır. Çünkü herkes bir tutam
delidir. Deliliğe varan o çizgiyi her insan isteyerek geçmiştir. Bu biraz
ofsayt çizgisine benzer. Hayır, hayır, ofsaydı anlatmayacağım. Çizgiyi geçmeyin
demiyorum size hobi olarak yine geçin. Diğer insanlarla aynı çizgide olduğunu
gösterin ama belli etmeyin çizgiyi geçtiğinizi. Deliliğe övgüsü kendisine
sığmamış bunu kitaba taşırmış olan Erasmus’u anmamak ve hak vermemek elde
değil. Asıl meseleyi unuttuk. Deliliği kendine meslek edinmiş Doğanı. Doğan
çakırkeyif adamdır. İçmeden durmaz. İçtiğinde efendileşen içmediğinde deliren
adamdır. İçmediği zaman aralığı artınca o eski ayakkabısıyla yere var gücüyle
vurur. Ettiği küfürde cabası. Hatta kaldırımları sağlamlaştırdı diye
belediyenin teşekkür etmişliği bile vardır. Favori içkisi kırmızı tuborgdur.
Hele ki kırmızı tuborg eline geçince yerinde durmaz, kocaya varan evde kalmış
gelin gibi koşardı caddede. Doğanın hikâyesi diğer delilerden farklıdır.
Elbette her delinin hikâyesi farklıdır. Zengin ve Almanya’da yaşayan Doğan bir
gün polisin aramasına takılmış. Neyse polis Doğanı aramış. Sonra karısını
aramaya kalkınca engellemiş. Bir bayan polisin aramasının daha makbul olacağını
söylemiş. Ancak bu kadar kibar değil tabi. Sonra yanlış anlayan polis elindeki
copu Doğanın kafasına indirmiş. O gün bugündür. Doğan böyle. Son günlerde görünmez oldu Deli
Doğan. Sordum soruşturdum. Doğan akıllanmış dediler. Sonra duraksadım böyle bir
deliliği kendine yapmış olamaz diye düşündüm. Tekelden bir kırmızı tuborg
aldıktan sonra evin yolunu tuttum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder