13 Haziran 2014 Cuma

                                                                 ERİYEN ADAM 
                                      


  •                        Güneş, binlerce yıllık süregelen profesyonelliğini bozmuş evdeki problemlerini ilk defa işine taşımıştı. Kırgındı. İnsanların kendisini anlamamasından dem vuruyordu. Verilen görevden çaymış sıcaklık derecesini biraz daha artırmıştı. İnsanların buharlaştığını görebiliyordu. Dışarıda kalmak istemeyen insanlar kendilerini eve kapatıyor, buzdolabın içine kafasını sokmaya çalışıyordu. Yeni uyanan birisi ( Bu karakter oluyor )yatağının su gibi olduğunu görünce on yedi yaşına kadar altına kaçırdığı zamanlar geldi aklına. O lanet alışkanlık...  Tekrar geri mi geldi telaşı sarmıştı. Her tarafının ıslak olduğunu anlayan birisi ( ki hep aynı kişi ) sıcaklığın etkisiyle yanlış anlamayı giderdi. Terlemişti. Yatağından kalkan birisi ( kimden bahsettiğimi biliyorsunuz ) bir gıdım hava almak için cama doğru gitti. Camı açtığı gibi yüzüne vuran sıcaklık onu sıvı hale dönüştürdü. Öyle mumun erimesi gibi yavaş yavaşta değil, birden can çekişmeden sıvı hale dönüştü. Parkenin bir kısmında havuzcuk oluştu.'' Kafka'nın böceği olması için her şeyimi verirdim. Hiç olmazsa ayakları vardı.'' dedi birisi ( bir bir biri birilerine ). Öyle parkenin üzerinde çakılı kaldı. Sıvı olmanın en kötü yanını tattı. Sıvı olsaydım bir okyanusta veya bir ırmakta olmak istediğini sıvı olunca anladı. Ne yapacağını bilmiyordu. Yeni bir varlık olarak hayatına devam etmeliydi. Ama Nasıl ? Zamanla buharlaşmaya başladı. Maddenin son haline yolculuk başlamıştı. Birden kapı açıldı. Annesi odaya girdi ve parkedeki sarı renkteki su birikintisini gördü. Banyodan aldığı bez ve kova ile parkeyi silmeye odaya geri geldi.Annesi parkeyi sildikten sonra kovayı tuvalete boşalttı. Buharlaşmanın etkisiyle vücudunun bir kısmını kaybetmişti.Tuvalete boşaltıldıktan sonra bir kısmının daha olmadığını anladı. Galiba o kısım bezde kalmıştı. Annesinin bezi iyice ıslatıp sıktıktan sonra, içi biraz olsun rahatlamıştı.Borudan geçen o engebeli maceranın sonunda kalan diğer kısmıyla kanalizasyonda buluştu. Bir yolculuk başladı. Nereye gideceğini bilmiyordu birisi ( yeter yahu anladık ). Aşağıda ne bok ararsan vardı. Parça parça olmuş peçeteler, prezervatifler, kırılmış jiletler, bokların ihtişamlı birleşimi, yırtık bezler,karpuz çekirdekleri ve nicesi. İnsan içinden çıkan birçok şey... Yolculuğu bunlarla geçmişti. Daha anlatacağı şeyler vardı dili varmıyordu. ''İnsanlar yaptığı pislikleri hep saklarlar '' dedi ve hayatında ilk defa kinaye yaptığını anladı birisi.( Piçin birisi işte ) Kanalizasyonu bitirmeden açık hava gördüğü gibi ayaklandı. Eski haline döndüğüne şükrediyordu. Betonun altıda üstü de aynıydı. Altı kapatmak için beton üstü kapatmak içinse kendini kullanmıştı insanlar. Bunlar pisliği kapatmaya yetmemiş, görmezden gelmeyi öğrenmişlerdi.